Var Olmak ve Hissettirmek Üzerine

Hayatta birçok insan vardır ki, aslında yoktur... Günlük rutinin içinde kaybolmuş, varlığı ile yokluğu arasında ince bir çizgide salınan insanlardan söz ediyorum.

Peki, bir insan gerçekten var olduğunu nasıl hissettirir?

Yalnızca nefes alarak mı? Bedenen bir mekânda bulunarak mı?

Yoksa var olmak, çok daha derin, çok daha anlamlı bir şey midir?

Bazı insanlar, girdikleri her ortamda hissedilirler.

Çünkü, sesleri, fikirleri, enerjileri, duruşları vardır.

Onlar sustuklarında bile varlıkları hissedilir. Çünkü kendilerini silik bir gölge gibi yaşamazlar.

Düşünceleriyle, eylemleriyle, bıraktıkları izlerle kendilerini hissettirirler.

Oysa bazıları, fiziksel olarak bulundukları ortama rağmen yok gibidirler. Ne bir iz bırakırlar ne de bir anlam taşırlar.

İşte bu noktada, insanın var oluşunun bedensel değil, ruhsal ve düşünsel bir mesele olduğunu anlarız.

Var Olmak İçin Ne Yapmalı?

1. Kendi Sesini Bulmak:

İnsan, önce kendi sesini bulmalıdır. Düşüncelerini, hislerini, fikirlerini ifade etmeyen biri, bir süre sonra başkalarının içinde eriyip kaybolur.

Konuşarak, yazarak, sanatla veya başka yollarla kendi varlığını ortaya koyan kişi ise unutulmaz.

2. İz Bırakmak:

İnsan, hayatına dokunduğu insanların hafızasında kalmalıdır.

Bir iyilik, bir cümle, bir fikir… Küçük de olsa bir şey bırakmalı geride. Çünkü ancak iz bırakanlar, yok olduklarında bile var olmaya devam ederler.

3. Sorumluluk Almak:

Toplum içinde var olmanın en önemli yollarından biri sorumluluk almaktır.

Sadece kendi hayatı için değil, çevresi için de elini taşın altına koyan kişi görünür olur. Kaybolup gitmez, unutulmaz.

4. Üretmek ve Paylaşmak:

İnsan ürettikçe var olur. Düşünce üretir, sanat üretir, bilgi üretir.

Bu üretimi paylaşmazsa, bir anlamı kalmaz. Çünkü paylaşılan şeyler başkalarının hayatına dokunduğunda gerçek anlamda var oluruz.

Yokluğun Hissedildiği Kadar Var Olmak

Eğer insan kendini hissettirmezse, bir süre sonra yokluğu da hissedilmez olur. Çünkü insanların hafızası, etkilenmediği şeyleri çabuk siler.

O yüzden bir insan, kendini yok saydıkça, toplum da onu yok saymaya başlar.

Bir insanın en büyük korkularından biri unutulmak olmalıdır.

Özetle, unutulmamak için var olmak, varlığını hissettirmek gerekir.

Yoksa bir gün gelir, insanın adı anılmaz, sesi duyulmaz; işte o an izi silinir.

O yüzden her insan, yaşadığı sürece var olmalı, varlığını her anlamda hissettirmelidir.

Çünkü unutulmak, gerçekten yok olmak demektir.