Gelenekten Geleceğe Uzanan Bir Yol: Tarihi Boyabat Panayırı

Boyabat, Karadeniz'in yemyeşil doğası ve tarih kokan sokaklarıyla Sinop'un en köklü ilçelerinden biri. Bu köklü geçmişin en canlı miraslarından biri ise kuşkusuz Tarihi Boyabat Panayırı.

Yüzyıllardır süregelen bu gelenek, sadece bir alışveriş alanı değil; aynı zamanda bir sosyal buluşma noktası, kültürel hafıza deposu ve bölgesel ekonominin can damarı oldu.

Ancak bugünlerde ilçede yeni bir tartışma var: "Boyabat Panayırı, festivale mi dönüşmeli?"

Bu soru, aslında sadece bir etkinliğin adını değiştirmekten ibaret değil. Bu, Boyabat'ın kültürel mirasını nasıl koruyacağına, ekonomisini nasıl yönlendireceğine ve turizm potansiyelini nasıl değerlendireceğine dair kritik bir tartışma.

Panayırın Kökeni ve Anlamı

Osmanlı döneminde, tarım, orman ve hayvancılıkla geçinen halkın ürünlerini satması, takas etmesi ve çevre köylerle ekonomik bağ kurması için düzenlenmeye başlayan Boyabat Panayırı, kısa sürede bir ticaret merkezine dönüştü. Ancak panayırın asıl gücü, sadece ekonomik faydasında değil, sosyal dokuyu güçlendiren ve insanları bir araya getiren yapısındaydı.

Geçmişte panayır zamanı, Boyabat'ta ayrı bir heyecan olurdu. Düğün alışverişleri panayıra denk getirilir, uzak köylerden akrabalar ziyaret için gelirdi.

Çocuklar pamuk şekerin, gençler panayır eğlencelerinin, esnaf ise yoğun ticaretin heyecanını yaşardı.

Modern Zamanların Gölgesinde

Günümüzde panayır hâlâ büyük ilgi görüyor. Ancak internet alışverişi, büyük market zincirleri ve AVM'ler, eski ticaret yoğunluğunu gölgede bıraktı. Yine de panayır, yerel esnaf ve üretici için hâlâ eşsiz bir fırsat. Her yıl binlerce kişi Boyabat'a geliyor, oteller, lokantalar ve kafeler dolup taşıyor.

Burada kritik soru bize göre şu olmalı: Panayırın geleceği ne olacak? Geleneksel hâliyle devam edip yavaş yavaş gerilemesini mi izleyeceğiz, yoksa onu modern bir yaklaşımla güçlendirip geleceğe mi taşıyacağız?

Festival mi, Panayır mı?

Panayır, kökleri tarihe dayanan, halk kültüründen beslenen bir kavram. Festival ise daha çok turizm odaklı, geniş kitlelere hitap eden, etkinlikler ve gösterilerle desteklenen bir organizasyon.

Eğer Boyabat Panayırı, "festival" formatına dönüştürülürse, bu ulusal çapta tanıtım fırsatları doğurur.

Konserler, tiyatro gösterileri, gastronomi etkinlikleri, yöresel ürün stantları ve kültür atölyeleri ile ziyaretçi sayısı katlanarak artar.

Yerel turizm canlanır, otel ve restoranlar daha fazla müşteri çeker, Boyabat markası güçlenir.

Bu dönüşüm yapılırken, panayırın ruhunu korumak şart. Yani plastik süsler ve popüler kültür şovlarıyla geleneksel dokunun boğulmaması gerekir.

Yöresel üreticinin, el sanatçısının ve çiftçinin etkinliğin merkezinde kalması, panayırın "kimliğini" yaşatır.

Ekonomik ve Sosyal Kazanımlar

Panayır-festival birleşimi, Boyabat için ciddi bir ekonomik sıçrama yaratabilir. Örneğin:

Yöresel Ürünlerin Markalaşması: Boyabat pirinci, sırık kebabı, cevizli ezmesi, taktak helvası, yöresel dokumalardan biri olan çemberi, tuğlası ve kiremiti festivalde özel tanıtım alanına sahip olabilir.

Turizm Paketleri: Panayır süresince Boyabat Kalesi, Kalebağı mesire alanı, Bazalt Kayalıkları, Salar Köyü Kaya Mezarı, Kılıçlı Köyü Şelalesi, Kolaz Çayı yürüyüş yolu gibi doğal ve tarihi alanlara turlar düzenlenebilir.

Gençlere İstihdam: Festival sürecinde organizasyon, rehberlik, satış ve hizmet sektörlerinde gençler iş bulabilir.

Geleceğe dair önerilerimizi ise şöyle özetleyebiliriz:

Karma Model: Panayırın ticari ruhu korunmalı, ancak festivalin sanatsal ve turistik cazibesi mutlaka eklenmeli.

Ulusal Tanıtım: TRT, yerel kanallar ve sosyal medya üzerinden profesyonel tanıtımlar yapılmalı.

Ekolojik Dönüşüm: Atık yönetimi, sıfır plastik, organik ürün teşviki ile “yeşil panayır” konsepti oluşturulmalı.

Kültürel Etkinlikler: Geleneksel yarışmalar, halk oyunları, köy seyirlik oyunları ve yerel müzik sahneleri canlandırılmalı.

Zamanlamanın Gücü: Panayır tarihi, hasat sonrası döneme denk getirilerek tarımsal ürün çeşitliliği en yüksek seviyede sunulmalı.

Sonuç olarak, Boyabat Panayırı, yalnızca bir alışveriş geleneği değil, bir hafıza ve bir kimliktir. Onu festivale dönüştürmek, köklerini kesmek değil, aksine bu kökleri daha geniş bir toprağa yaymak demektir. Yeter ki modernleşme uğruna özünden uzaklaştırılmasın.

Geleceğin Boyabat'ında, panayır zamanı geldiğinde yedi gün yedi gece davul zurna çalınmalı, yine sokaklarda kestane kokusu yükselmeli, panayır tepesinde üzüm ekmek yenmeli, pazarda üreticinin sesi duyulmalı, meydanda halk oyunları coşkuyla oynanmalı.

Çünkü panayır, Boyabat'ın geçmişini bugüne, bugününü de yarına bağlayan en güçlü köprülerden biridir.