Kadirana

Ulu çam ağaçlarının uhrevi uğultusu altında Kadriye, her daim taptazedir benim çocuk muhayyilemde. Meşeligiriş Yaylasında, kınalı elleri ile her seher, pınarın buz gibi akan suyundan testisine su dolduran,  iri siyah gözlü, al yanaklı Kadriye. Başında Boyabat cemberi ile Kadriye.  

Kadriye’nin hikayesini, annemden dinlerdim; annem de annesinden Zeliha Ebeden  dinlermiş. Annem, derin bir saygıyla ve büyük bir heyecanla gözleri uzaklara dalarak anlatırdı Kadriye’nin hikayesini: 

Vakti zamanında, yıllar yıllar önce  Meşeligiriş Yaylasında Kadriye isimli bir hanım yaşarmış. Yaydığı yayığın ayranı, tereyağı, peyniri bereketli olsun diye her gün seherde sabah ezanında  testisi ile ulu çamlar arasındaki pınarın soğuk suyundan yayıklık suyu almaya gelirmiş. Öyle ya adetmiş bu, yayıklık suyunu sabahın seherinde hiç kimse görmeden, gün ışımadan alacak,yaptığı ürün bereketli olacak. Gel zaman git zaman Kadriye, ulu ulu çamların saf saf olup tefekkür ettiğini, secdeye vardığını görür olmuş. Gün ışıyınca dayanamamış köyde anlatmış. Demiş ki: ‘Pınarın orada ağaçlar secde ediyor.’  Hiç kimse inanmamış Kadriye’nin anlattıklarına. ‘Yok, mümkün değil. Olmaz öyle şey! Ağaçların secdesini sen mi göreceksin!’ diye onu terslemişler. Kadriye, ‘Doğru söylüyorum ben.’ deyip içlenmiş kendi kendine. Günler geçmiş haftalar geçmiş, Kadriye her seher ulu çamların secdesini görmeye devam etmiş. Ulu çamlar secde ettikçe Kadriye tefekkür etmiş. Bir gün, işaret olsun diye, başındaki Boyabat cemberini secdedeki çamın ucundaki dala bağlayıvermiş. Gündüzleyin  kendisine inanmayan ve kendisi ile eğlenen herkesi pınar başına çağırmış.  ‘İşte, demiş, çamın secdesi!’ demiş. Görenler hayret etmiş. O, heybetli, ulu çam ağacının  en tepesindeki dalda  Kadriye’nin cemberi bağlı imiş. Hikaye bu ya, bundan sonra bu mevkiinin adı Kadriye Ana olmuş. Kadriye Ana, Kadriye Ana denile denile buranın adı Kadirana olarak kalmış. Kadirana adı, Kadriye’nin bir kutsî hatırası olarak  dilden dile, nesilden nesile anlatıla anlatıla günümüze kadar gelmiş.

Kadirana, Meşeligiriş’in üzerinde, Aksu’ya giderken sağda, Uzun Çam’ın yanında. Uzun Çam ile Meşeligiriş arasında bir mevkinin adı. Bugün, Kadirana’ya gelip oradaki çeşmenin buz gibi suyundan içenler, çeşmede bir kitabe ile karşılaşırlar. Besmele ile başlayan kitabede ise şunlar yazılıdır:                                                                      Peygamberimizin(sav) İstanbul’un Fethi hakkındaki  müjdesini duyan Ashab-ı Kiram Efendilerimiz zaman zaman  bu güzel şehri fethetmek üzere seferler yapmışlardır. Bu seferlerin birinde  Amr Bin As (ra) (Halen İstanbul’da Yeraltı Camii’nde medfundur.) kumandasındaki müfrezelerden Caysul Ekber ile Caysul Asgar Hemedani Kardeşler (Halen Kastamonu Hepkebirler Mescidi’nde medfundurlar.) Ve beş arkadaşı  burada bir hafta mahsur kalmışlardır. Bu esnada topluca Allah(CC)’ı zikrederken Cenab-ı Hak  zatı ile tecelli ettiğinden yıllar sonra ağaçların da secdeye kapandığı Kadriye isimli hanım tarafından görülmüştür. Buna binaen bu mevkiinin adı Kadirana olarak anılmaktadır.  Bu bilgiler, Kastamonu İl Kütüphanesinin arşivinde 111 numarada Rum Diyarı Haritası’nda kayıtlıdır.(Aslı Arapçadır.) Cümlesinin ruhu için el-Fatiha.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Derviş kara
Derviş kara - 4 yıl Önce

uhrevi eserinizi çok beğendim. :)

yiaflden biri :>
yiaflden biri :> - 7 ay Önce

çok beğendim!! muhteşem bir hikaye. devamı gelsin lütfen hocam!!!! ^~^

banner115