SON MERA SON MEŞE SON ÇOBAN
Çocukluğumda 35 haneli mahallede 5 koyun, 3 keçi sürüsü, her evin de ortalama onar ineği vardı. Düzkır dediğimiz yerde otlatırlar, güderlerdi. Yazın çoğu yaylaya çıkardı.
Köyün tüm merasına ama tüm merasına 40 yıl önce, büyük paralar harcayarak çam diktiler. Burada yıllar önce kesilmiş, ama her yıl süren bir iki metre boyunda meşeler vardı. Kökleri dört beş masa büyüklüğündeydi. Kepçeler çıkardığında görmüştüm. İki tanesi bir traktörü dolduruyordu. Çam dikilen yerin çevresini telle çevirdiler hiçbir hayvan sokmadılar.
Ağaçlar büyüdü çalı, kozalak bile toplamak yasak. Köylü ormanı temizleyecek, çam kozalaklarını, dibine dökülen kuru dalları toplayıp yakacak, yasak. Çam ağacı büyüdükçe alt dallar kuruyup dökülüyor. Çam ağaçların altında ot bitmez. Dökülen kuru pür dediğimiz yaprakları hayvan yemez. Yazın yangına davetiye çıkarır. Devlet, yangından korumak için birçok işçiyi hazırda bekletiyor. Fakat köylünün çalı, kozalak toplamasına izin verilmiyor.
Bizim mahallede mera olarak yüzde yetmiş beşi meşe geri kalanı çam olan küçük bir yer, bir de gurbete gidemeyen bir çoban aile kalmıştı.
Mahallemizin son meşeliğini de orman deposu yapmak için kesmişler.
Orman deposu yapılacak yerin yan tarafı, kuzeyi eski mera, yani çam ormanı. Dümdüz yer. Çam ağaçlarının bir kısmını kessinler. Depoyu oraya yapsınlar. Aradan asfalt yol geçiyor. On metre öbür yanı. Dümdüz yer. Adı üzerinde Düzkır.
Meşeler kesilmiş ama meşe ağacı, çam ağacı gibi değildir. Kesince daha gür gelir. Bir kökten sekiz on fışkın sürer. Kök sağlam olduğu için dört beş yılda yeniden meşelik olur.
Meşelerin palamutları, yaprakları kışın yavaş yavaş dökülürler. Tavşanından sincabına, alakargasından güvercinine, koyunundan keçisine bunlarla beslenirler. İnsanlar için zeytin neyse bu hayvanlar için de meşe odur.
Çam ormanlarının korunması için yangın riski olmadığı kış aylarında köylülerin çam kozalağı, çalı çırpı toplanmasına izin verilmesi gerekir.
Anlayacağınız köydeki tek çoban da sürüsünü satmak zorunda kalacak. Orman deposunun yeri değişmezse son mera, son meşelik, son çoban da yok olacak.
Uzun yıllardır her yere, köylerin dibine kadar çam diktiler çobanları bitirdiler. Yanan köyleri üzüntüyle haberlerde izliyoruz.
Köye gelip koyun alan birkaç kişi bir yıl sonra mera yetmiyor diye çobanlığı bıraktı.
Köy meraları, meşeler yok olursa çobanlar yok olur, köylü yok olur. Ülke yok olur ülke! Yurdumun üstünde tüten son ocak tütmez olacak, tütmez!
Not : Bu köy, bu mahalle, Sinop, Saraydüzü, Bahçeköy, Kadıoğlu Mahallesi.
-Cahit Kaya