ÖMER HAYYAM
İnsanoğlunun dostlukları ve alışkanlıkları vardır. Basit meseleleri bile paylaşmak ister çoğu kez dostlarıyla.Hani incir çekirdeğini doldurmayan diye tabir ederiz ya onun gibi küçük meseleleri bile.
Aslında güzeldir, konuşabileceğin bir dostun bulunması. Güzeldir ama dert paylaştığın her zaman “insan” olması da gerekmeyebilir. Bazen bir kitap, bazen, farklı bir nesne, ya da başka keder dağıtma yöntemi ve ya her hangi bir şey… Ve vardır her insanın uyguladığı farklı yöntemi.
Çoğu zaman bende yalnızlığı seçerim, arada can sıkıcı konulara takıldığım da olur.
İçlendiğim de şairlerin hayat hikâyelerine ve şiir kitaplarına müracaat ederim.
En çokta, Ömer Hayyam’ın rubaileri rahatlatır gönlümü. Doğrusu bu kezde, Ömer Hayyam ’la buluşmak istedim.
Ömer Hayyam, kendi çağında bilim ve edebiyat dünyasına sağladığı katkılarla tarihe geçen, bir filozof, matematikçi ve astronom,10.yy.lın başlarında yaşamış, çok insana yol göstermiş, ilim irfan sahibi, kimine göre iyi bir Müslüman!
Yazdığı şiirlerde şaraba yer verdiği ve sarhoşluğu öne çıkarıp aklın fesada uğratılmasına çalıştığı için, ‘kimine göre’ de iyi bir “kâfir”, (yani dinsiz) kabul edilmektedir.
Ve “Seni aramaktan dünyanın başı dertte; zengine de göründüğün yok, fakire de; sen konuşursun da biz sağır mıyız yoksa hep kör müyüz sen varsında görünürde. ”gibi sorgulamaları yerilmiştir genelde.
Biz burada, Ömer Hayam‘ın hayat ve aşk üzerine kurduğu cümleler arasında size hitap eden şiirlerinden de, alıntılar yapıp, cemiyet durumundan bahsedeceğiz.
Aslında Ömer Hayyam, bizim Mevlana’ da olduğu gibi dönüşün mutlak Allah’a olduğuna inanmıştır.
“Benim halimden haber sorarsan,
Bir çift sözüm var sana yürekten;
Sevginle gireceğim toprağa,
Sevginle çıkacağım topraktan.”
Ruh ve beden ilişkisinden bahsederek, cesedin toprak olacağına ve topraktan dönüşle, yeniden ruhla birleşeceğine inanmış, olarak iki dünya sistemini savunan bir filozoftur.
Şiirlerinin çoğunda:
“Ovada her kızıl lalenin teni
Bir padişahın kanıyla beslendi
Yerden biten şu menekşe yok mu?
Bir güzelin yanağındaki bendi.”
“İnsan bastığı toprağı hor görmemeli
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili
Duvara koyduğun kerpiç yok mu? Kerpiç
Ya bir şah kafasıdır, ya bir vezirin eli”
Diyerek dönüşümü anlatmaya çalışmıştır. Cennet cehennem ilişkisine de açıklık getirerek; “Her şey senin elinde, irade sende, o halde neden günah işlettin?
Her şey senin elindeyse, cennet niye cehennem niye? ”gibi sorgulamaları da “kâfir” damgası yemesine yetmiştir.
Mal mülk düşkünlüğünü hoş görmemiş:
“Mal Mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
Bin bir derde düşer canlarından bezerler,
Öyleyken ne tuhaftır yine de övünür”
Onlar gibi olmayana adam demezler.”
Mısralarıyla mal mülk düşkünlerine eleştirel bir bakış sergilemektedir. Diğer şair ve düşünürler gibi ölüm üzerine de kafa yormuştur, Hayyam.
“Varlığın sırları saklı bende
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben
Bizimki perde arkasında dedi-kodu
Bir indimi perde, ne sen kalırsın, ne de ben.
Bir geldi mi derin ölüm uykusu.
Biter bu dünyanın dedikodusu
Ölenden bir haber bekler insanlar.
Ne söylesin bilmez ki ne olduğunu.
Ömer Hayyam toplumun değer yargılarını da açıklamaya çalışmıştır ve sanki bu günü dile getirmektedir.
“Dünya da akla değer veren yok madem.
Aklı az olanın parası çok madem.
Getir şu şarabı, alsın aklımı
Belki öyle beğenir bizi el âlem.”
Hoşça kalın.
Nezih Yıldırım