Boyabat Kolaz Çayı'nın Feryadı
Boyabat’ın dingin, yeşil örtüsü altında, son yıllarda sinsice ilerleyen bir krizin gölgesi dolaşıyor. Karadeniz’in bereketli iklimine yakınlığıyla bilinen Boyabat ve çevresindeki köylerde, iklim değişikliğinin yakıcı etkileri artık bir gazete manşetinden öte, hayatın acı bir gerçeği haline geldi. Artan sıcaklıklar, kuraklığın pençesindeki doğa, kuruyan akarsular, pınarlar, şelaleler ve su havzaları hepimize bir tehlike sinyali veriyor: Boyabat susuz kalıyor.
Kuruyan Dereler, Suskun Çeşmeler
Krizin en dramatik yüzü, Boyabat’ın can damarı olan Kolaz Çayı’nda yaşanıyor. Daha birkaç yıl öncesine kadar yaz aylarında hallice akan, balıkların ve su kuşlarının yuvası olan bu çay, şimdi tamamen kurumuş bir yatağa dönüştü. Oksijensiz kalan sularda balıklardan kurbağalara kadar tüm canlıların ölümü, âdeta bir ekolojik felaketin habercisi. Bu sadece doğanın bir kaybı değil; Boyabat’ın ruhundan kopan bir parça, geleceğimizden eksilen bir umuttur.
Kolaz Çayı’nın trajedisi, buzdağının yalnızca görünen kısmı. Köylerdeki akar çeşmeler susmuş, kuyulardaki su seviyeleri ise alarm verecek kadar düşmüş durumda. Bölgenin yıllık ortalama yağış miktarının komşu illere göre zaten düşük olması krizi daha da derinleştiriyor. Yağış rejimi değişiyor, kar yağışının azalması yeraltı su kaynaklarının beslenmesini engelliyor ve sonuç olarak yaz ayları gelmeden su kaynaklarımız tükenme noktasına geliyor. Bu sorun yalnızca içme suyu teminini değil, aynı zamanda bölge ekonomisinin temeli olan tarım ve hayvancılığı da doğrudan tehdit ediyor.
Acil Çözüm Yolları
Boyabat Belediyesi, Kalebağı’ndaki yeni kuyu çalışmaları ve mevcut depoların kapasite artırımı gibi altyapı çözümleriyle krizi hafifletmeye çalışıyor. Şüphesiz ki eskimiş boru hatlarının yenilenmesi, su kaçaklarının önlenmesi ve yeni su kaynaklarının sisteme dahil edilmesi elzemdir. Ancak bunlar krizin yalnızca semptomlarını tedavi etmekten öteye geçemez. Kalıcı çözüm, iklim değişikliği gerçeğini kabul eden, çok boyutlu ve toplumsal bir seferberlikten geçiyor.
Boyabat’ın su sorununa kalıcı bir yanıt için atılacak adımlar yalnızca kamusal yatırımlarla sınırlı kalmamalı; her birey ve kurum sorumluluk almalıdır:
* Suda Tasarruf: Suyun kesintisiz bir kaynak olduğu algısı kırılmalı. Hane, işyeri, tarımsal ve endüstriyel su kullanımında tasarruf mutlaka teşvik edilmeli.
* Akıllı Tarım Metotları: Klasik sulama yöntemleri terk edilmeli. Bölgenin düşük yağış rejimine uygun damla sulama ve yağmurlama sistemleri yaygınlaştırılmalı.
* Yağmur Hasadı ve Barajlar: Evlerden okullara, tarlalara kadar her yerde yağmur hasadı sistemleri yaygınlaştırılmalı. Mikro havzalar oluşturularak yağmur suyunun toprağa sızması teşvik edilmeli.
* Yeraltı Suyu Denetimi: Sondaj kuyuları disiplin altına alınmalı. Yeraltı su seviyeleri sürekli izlenmeli ve su kaynaklarının yenilenme hızından fazla su çekilmesinin önüne geçilmelidir.
Boyabat’ın Su Geleceği, Bugünün Kararında
Boyabat, tarih boyunca doğasıyla var olmuş bir ilçedir. Eğer çocuklarımız da Kolaz Çayı’nda balık görmeye, çeşmelerden akan serin sudan içmeye devam etsin istiyorsak, kısır çekişmeleri bir kenara bırakıp bu ortak kriz karşısında birleşmeliyiz. Kuruyan bir çay yatağı, yalnızca bir nehrin ölümü değil; bir yaşam biçiminin de sonu olabilir.
Boyabat’ın susuzluğa karşı verdiği mücadele, aslında Türkiye’nin iklim değişikliği mücadelesinin bir mikrokozmosudur. Elimizdeki suyu son damlasına kadar tüketmek yerine, onu koruma, biriktirme ve akıllıca kullanma kültürünü benimsemek zorundayız. Susuzluk bir kader değil; yanlış su yönetimin sonucudur.
Boyabat’ın su krizinden bir başarı hikâyesi çıkarabilmesi için bugün topyekûn bir su seferberliği başlatılmalıdır. Aksi takdirde Kolaz Çayı’nın sessiz feryadı, hepimizin boğazında bir yumruk olarak kalacaktır.