Boyabat Akşamlarının Yeni Sesi: Egzoz Patlamaları ve Kaza Sirenleri

Artık Boyabat akşamlarının sesi değişti.

Bir zamanlar çay bahçelerinden gelen sohbetler, çocukların bisiklet zilleri, köşe başındaki muhabbetler vardı. Şimdi ise gecenin sessizliğini delen egzoz patlatan motosikletlerin yankısı, son ses gaz verip sokakları titreten motorların uğultusu var. Ne yazık ki bu ses, sadece kulaklarımızı değil, şehir huzurunu da rahatsız ediyor.

Trafik kurallarını hiçe sayan, yürüyüş yollarında son sürat giden motosikletler, kavşaklarda bir anda önümüze çıkan kuryeler, görünüşte otomobile benzeyen ama ne olduğu belli olmayan küçük elektrikli araçlar... Ve en endişe verici olanı; daha çocuk yaşta, trafik kurallarını öğrenmeden direksiyon başına oturan gençler… Boyabat’ın sokaklarında adeta kontrolsüz bir hız çağı yaşanıyor.

Bir zamanlar pedalla ilerleyen bisikletlerin yerini, artık bir düğmeye dokununca fırlayan elektrikli motosikletler aldı. Ayak gücüyle, terle, dengeyle kazanılan o çocukluk özgürlüğü; şimdi sessiz, zahmetsiz ama bir o kadar tehlikeli bir hızla yer değiştirdi.
Ve her geçen gün yeni bir kaza haberiyle sarsılıyoruz — kimi okul önünde, kimi pazar yolunda, kimi bir akşam yürüyüşünün ortasında…

Oysa Boyabat, taş sokakları ve ağır akan yaşamıyla hep huzurun adresiydi. Fakat artık o sokaklarda sabırsız gazların, dikkatsiz dönüşlerin izleri çoğalıyor. Küçük bir ilçede bile büyük şehirlerin trafik kabusunu yaşamaya başlamamız tesadüf değil; çünkü hız tutkusu sınır tanımıyor, bilinç ise çoğu zaman direksiyonun gerisinde kalıyor.

TÜİK verileri Türkiye genelinde motosiklet kazalarının hızla arttığını söylüyor. Bu artışın dalgaları artık Boyabat kıyılarına kadar ulaştı. Özellikle okul çevrelerinde, yürüyüş yollarında ve çarşı merkezinde jandarma ve emniyetin sıkı denetimleri, sadece bir “ceza kesmek” değil, geleceği korumak anlamına geliyor. Çünkü bir anlık hız, bir ailenin bütün ömrünü değiştirebilir.

Veliler de unutmamalı: bu elektrikli araçlar oyuncak değil. Çocuğunun eline anahtar verirken, ona sadece bir araç değil, bir sorumluluk da teslim ettiğini bilmeli.

Aksi halde, bugün “kolaylık” olarak görülen bu ulaşım biçimi, yarının “acı tablosu” haline gelebilir.

Unutmayalım: Bir kazayı önlemek, sonrasında üzülmekten çok daha kolaydır.